12 Haziran 2008 Perşembe

Neden?

Neden üzülürüz, neden kızarız birilerine? Neden sinirleniriz, hatta nefret ederiz? Biraz kendini beğenmişlik yaparsak, neden üzerler bizi, neden sinirlendirirler? Bile bile mi kızdırır bizi karşımızdaki? Daha doğrusu, kızacağımızı bilmez mi, bizi üzeceğini?
Büyük çaplı kavgalara, laf sokmalara, ciddi meselelere girmeyeceğim. Günlük olaylar boyutunda düşünmek istiyorum. Hayat bencillik üzerine kurulu büyük ölçüde. "Önce can, sonra canan" felsefesi. Tamam önce can ama, karşısındakini üzünce "can"ın yararına mı oluyor sanki? Tabi o zaman işin içine vicdan giriyor. Karşımızdakinde vicdan güçlü bir etkense ya da size biraz olsun değer veriyorsa, sizi üzmez. Üzecek birşey yapmak zorunda olsa bile, bir şekilde bizi kırmamaya çalışır ya da gönlümüzü alır.
Her zaman çıkarlar uyum içinde olsun diye bekleyemeyiz. Düşünceler uyuşmayabilir, hisler birbirini tutmayabilir. Ama neden bunların sonucu kırgınlıktır? Taraflardan biri çok mu inatçı olduğundan, kabul etmek istemediğinden mi? Yoksa "can"ını düşünen tarafın vicdansızlığı, kabalığı, düşüncesizliği mi sebep? Yoksa iki taraf da empati özürlü mü?
Keşke her zaman bir uyum olsa hayatta, kızgınlık, kırgınlık gibi kavramları sıfırlayabilsek. Tabi o zaman da hayat bayıcı olur ama ne bileyim, o zaman kızıp affedelim, kırılırsak gönlümüzü alsınlar geç olmadan. Tabi bu da aptal bir istek oldu, mazoşist biri olabilirim bilmiyorum; ama biraz atraksiyon için, ya da bazı şeylerin değerini anlamak için ideal bir çözüm.
Bu yazıyı acayip derecede sinirli ve morali bozuk bir modda yazdım belli olduğu üzere. Yine de, arada çoook büyük birşey olmadığı sürece, gönlümü almak çok kolay çünkü yelkenleri hemen suya indiriyorum :S Zaten her kızdığımıza ömür boyu kırgın kalsak ohooo, yandık :)Bunları yazınca dank etti, sanırım birtakım şeyleri kabullenmeyi, dünyayı her zaman istediğim şekilde döndüremeyeceğimi öğrenmem lazım. Eh yavaş yavaş herşey, o da olacak :p

Hiç yorum yok: