5 Şubat 2009 Perşembe

Çocuğum, mutluyum

Haydi biraz yaşımızı küçültelim.
7 yaşında bir çocuksunuz. Hayat dolusunuz, sevgi böcüğüsünüz, safsınız. Size değer veren anne-babanız, durmadan ağzınıza yemek tıkan anneanneniz, çikolata getiren dedeniz, mahalle arkadaşlarınız var. Güzel bir okulda okuyorsunuz, kocaman bir eviniz var, rahatsınız. Evinizin yakınında parklar, dükkanlar var. Nispeten gelişmiş bir ilçede yaşıyorsunuz, alışveriş merkezlerine gidebiliyor, değişik oyuncaklar alabiliyorsunuz.
Şimdi bir de şu ayrıntıyı ekleyelim. Babanızın işi gereği taşındınız, bambaşka bir şehire, bambaşka bir çevreye. Bu şehir Doğu Karadeniz'de, ilçe ise hiç gelişmemiş. Yeni eviniz daha küçük, okulunuz eskisi kadar güzel değil, arkadaşlarınız çok farklı. Çevrenizde pek komşu yok, olanlar da sizinkinden farklı bir kültüre sahip. Dükkanlar, parklar, alışveriş merkezleri zaten uzakta kaldı. Hava buz gibi, yaşam şartları memleketinizdeki gibi iyi değil.
Memlekete ziyarete geldiğinizde, büyükleriniz size nasıl bir sürpriz hazırlasa mutlu olursunuz?
a) Alışveriş merkezine gidip oradaki oyun salonunda eğlenmek için jetonlar
b) Kocaman bi mickey mouse balonu
c) Pastaya mum dikip üflemek
d) Aylardır gözünüzde tüten minik köpeğe kavuşmak
Tabi bunlar çok bize çok birşey ifade etmese de, bir çocuk için ufak ama işe yarar sürprizler. Hele bir de hepsi bir araya gelirse... Sevinç çığlıkları atmamanız için bir sebep yok en azından.
Kimi insanlar "çocuk gibi saf olma"yı dilerler; gerçekten de çocukluk apayrı, saf, iyimser. Basit şeylerle mutlu oluyorsunuz; ama gerçekten mutlu oluyorsunuz ve sizin mutluluğunuz yanınızdakilere yansıyor.
Bir çocuğu sevindirmek güzel birşey. Her gün haberlerde göstermelik gözaltılar, saçma sapan seçim propagandaları, yalan yanlış haberler izliyorken, arada böyle minik jestler güzel hisler uyandırıyor insanda.