26 Nisan 2011 Salı

Bıraktım kendimi, dinliyorum...

Doğduk, annemiz ninnilerle uyuttu bizi. Biraz büyüdük, kumandayı kapıp evde çığlıklar atmaya başladık. Gençlik çağına geldik, dişimizle tırnağımızla artırdığımız paralarımızı konser ve albümlere yatırdık. Hayatımızda bazı kayıplar oldu bazen, ağıtlar yaktık arkasından. Müzik hep vardı hayatımızda bir şekilde.

Bazen bulunduğumuz ortama ait hissetmedik kendimizi, daha ideal köşeler canlandırdık kafamızda. Belki sevgimizi sunduk, sunduklarımız ortada sahipsiz kaldı. İç dünyamızda ne dönerse dönsün, hep şarkılarla kuvvetlendi duygularımız ya da zihnimiz. Altta listeleyeceğim şarkılar da işte beni böyle uçuranlardan bazıları. Kimileri daha da hüzünlendiren, kimileri ise mutluluk aşılayan cinsten.

El Cordobes - Pierre Sellin
Önceki yazımda da bahsetmiştim bu şarkıdan. Şarkının başında arenadayız, sonrası ise sizin tercihinize kalmış. Ben kendimi yeşilçam filmlerinde buluyorum nedense, uzun kirpikleri ve iri gözleriyle Türkan Şoray canlanıveriyor gözümde. Sonra ise o havadan kurtulup şarkının hüznü kaplıyor beni, yalnız yolculuklar için birebir bu şarkı.

Ending Credits - Opeth
Hiç söz olmadan bir his bu kadar başarılı verilebilir dinleyiciye. Şarkı biterken siz de bitiyorsunuz, herşey tükeniyor bir anda. Bitişi hissettikçe, şarkıyı başa alıp siz de yeni bir başlangıç yapıyorsunuz. Hayatın döngüsünü hissediyorum resmen bu parçayla.

Maria Mena - Just Hold Me
Herhangi bir şarkı gibi görünüyor ilk bakışta ama, aslında sözleri oldukça sade ve duru. "And why can't you just hold me, And how come it is so hard " demiyor mu Maria, o anda benimle konuşmayın çünkü sizi dinlemiyor olurum.

Still Loving You - Scorpions
Gün ağarmaya başlamış, gökyüzünde gittikçe tonu açılan mavilik belirmiştir. Muhtemelen o saate kadar ya proje yapılmıştır, ya da vatan millet kurtarılmıştır halının üzerinde. İşte hal böyle iken, camdan dışarısı izlenirken dinlenebilecek en iyi şarkılardan biri. Yalnız biraz tehlikelidir; dertliyseniz sizi üzüntünüze biraz daha gömer, hatta gözyaşları saklandıkları yerden çıkar meydana (ekürimle yaşadık, oradan biliyorum). Ama bu durumdayken iki kişiyseniz, birbirinizin derdine daha da ortak olur, üzüntünüzün içinde biraz daha boğulsanız da birbirinizi kurtarıyor olursunuz. Kısacası biten gecenin ve geçen günlerin hüznünü perçinler, ama burnunuzun dibindeki desteği ve yoldaşı da gözünüze sokarak mutluluk aşılar bir yandan.

Space-Dye Vest - Dream Theater
Daha şarkı başlarken vuruluyorsunuz zaten. Bitişe yaklaştıkça biraz daha öldürüyor, en sonda da en ağır sözler geliyor:
"And I'll smile and I'll learn to pretend
And I'll never be open again
And I'll have no more dreams to defend
And I'll never be open again"
Başka söze ne hacet...

To Bid You Farewell - Opeth
Şarkının her bir bölümü ayrı güzel. "As I am falling again" dedikten sonra yavaş yavaş düşüyorsunuz, boşlukta bekliyorsunuz. Ardından ise söylenen yalana ve çabalarınızın karşılıksız kalışına isyan başlıyor, orada kopuyor zincirler. Bu şarkıyı bir arkadaşım sayesinde keşfettiğimde, 3-4 saat boyunca aralıksız art arda dinlemiştim, o derece sapıklamıştı durumum.

November Rain - Guns N' Roses
"Sometimes I need some time...all alone
Everybody needs some time...on their own
Don't you know you need some time...all alone"
Sözlerin tamamı çok net ve gerçek, özellikle de şu üç dize en sevdiğim kısmı. Çoğu zaman atladığım/atladığımız bir gereksinimi çok güzel vurguluyor. Bir de şarkının bitişi var tabi, dinle dinle doyamıyorum şahsen.

Somewhere Over the Rainbow - Israel Kamakawiwo'ole
Yaz gelir, yeşil erikler artık ağaçlardan toplanacak kıvama gelmiştir. İşte o zaman kulağımda kulaklık, bu şarkıyı dinleyerek başlarım erik ziyafetine. Şarkıda mavi kuşlar uçuyor, ben de onlarla uçuyorum o güneşli günde. Kışın en uyuz gününde bile bunu dinlerken kendinizi sahilde hissedebilirsiniz, hatta 50 İlk Öpücük filminde bir karakter de olabilirsiniz, malum bu şarkı o filmin soundtrack'lerinden. Ek olarak, uyumadan önce de dinlenesi bir şarkı bu, içinizi huzur kaplamış bir şekilde uyumanızı sağlar.

Comptine D'un Autre Ete-L'Apres Midi - Yann Tiersen
Huzur dolu bir bahar ya da yaz sabahı gibi, nitekim şarkının adı "nursery rhyme of another summer: the afternoon" olarak çevrilmiş, yani "başka bir yazın tekerlemesi: öğleden sonrası". İnsanı dinlendirirken alıp götürüyor sahile ya da yemyeşil bir bahçeye anında.

Everything to Lose - Dido
Kabul, buna kesinlikle sıradan bir parça diyebilirsiniz. Aslında nakaratı tam uçup gitmelik. Bu şarkıyı evde son ses dinlerken göklere yükselmiş hissi veriyor insana. Her ne kadar sözler sevgiliye yazılmış olsa da, ayrılık sonrası ya da yalnızlık için daha uygun bir havası var müziğinin sanki, en azından bendeki etkisi o şekilde artmıştı.

Is This Love - Whitesnake
Bu şarkıdaki "Is this love" vurguları çok hoşuma gidiyor, Gece yarısı herkes kabuğuna çekildiğinde, kendinizle baş başayken iyi gidiyor bu parça, gerçekten "this must be love" diyebilmek istiyor insan dinledikçe.

Şarkılar tarz olarak birbirinden oldukça bağımsız, ama son 10 ayıma baktığımda favori şarkılar listemden hiç eksik olmamışlar. Bu listedekilere eklenebilecek çok şarkı var aslında, ama bir yazı için bu kadarı bile fazla tabi, umarım sizlerin de hoşuna gider.

25 Nisan 2011 Pazartesi

Matadorun Müziği

Yüzyıllardır yazmıyor gibiyim. En zevkli uğraşımı geçici işler uğruna bırakmışım resmen, neyse ki doğru yolu buluyorum yeniden. Bu ani geri dönüş de çok özel bir şarkı sayesinde oldu.

Chez Vouz, Fransız Sokağı'nda şirin bir restaurant. Güzel müzik eşliğinde sakin bir sohbet için biçilmiş kaftan diyebiliriz, şiddetle tavsiye ediyorum. Aslında etrafındaki mekanlar Ankara'nın 7. cadde kafelerini aratmayan, birbirinin kopyası anlamsız yerler gibi görünüyor ama Chez Vouz sıyrılmış resmen aralarından. Ama burayı benim gözümde ayıran ise fonda dinlediğimiz müzik. Playlist'in içeriğini paylaşmayacağım, çünkü şarkıları mekanın işletmecisinden zar zor(?!) kaptım. Ama biri var ki, dinlerken mest oluyorum: El Cordobes.

Bazı şarkılar vardır, kafanızda o an neler dönüyor olursa olsun, bir anda sizi alır uçurur kendi alemine, şarkının içinde bulursunuz kendinizi. İşte bu da o şarkılardan biri. Hem yıllar öncesine sürükledi beni, hem de azıcık hüzün taşıyan bir huzurla doldurdu içimi zaman kavramını yok ederek; garip kısacası.

Şarkıyı şuradan dinleyebilir, buradan da kutsal bilgi kaynağındaki ayrıntılarını okuyabilirsiniz. O değil de, sanırım bu özel şarkılarımın bir listesini yapıp burada paylaşacağım, an itibariyle karar verdim.