7 Mayıs 2012 Pazartesi

Fin "ÖSS" gencligi

"ÖSS gencligi" desem neler gelir akliniza? 6 yil once o yollardan buyuk ozverilerle gecmis biri olarak benim gozumun onune gelenler klasik: Sabahlanan geceler,  cok soru cozdun mu hocalardan alinan hediyeler, tum testleri bitirilen soru bankalari, adam gibi bir okula gidememe korkusundan dogan sorumluluk duygusu, verilen kilolar ve zayiflayan suratlar. Cok karamsar bir resim cizdigimin farkindayim; ama malesef bunlarin hepsi gercek. En azindan benim bulundugum cevrede cok yaygindi bu durum. Tum bunlardan dolayi "ÖSS gencligi" bu sinav sistemini sucluyor, omurleri boyunca da suclayacak.

Ben de zamaninda tabir-i caizse yaris atina donusturulmemize kizmiyor degilim; insani motive etse bile birilerinin durmadan sizden "subeler arasi birincilik" gibi sacma sapan seyler beklemesi can sikici. Yine de ileride guzel bir okula gidip gelecegi garantiye alma cabasi baskin oldugundan, yarisin ortasinda pes etmek pek mumkun degil.

Gecen gun ise aslinda bunun bize ya da diger bazi az gelismis ulkelere has bir durum olmadigini gordum. Tip okuyan bir Fin kizimizla konusurken duyduklarim hafiften sasirtti beni. Bu Fin kiz tip okuyabilmek icin lisede agir bir hazirlik surecinden gecmis. Bizde de oldugu uzere, tip okulunu kazanmak hic kolay degil Finlandiya'da. Oyle olunca kizimiz lisede cilginlar gibi calismis, ama malesef bu kadar calismak bikkinlik yaratmis ve simdi calismak icin hic motivasyonu kalmamis. Sinav zamani bile kitaplarini gormek istemiyor, dolayisiyla da ya kotu not aliyor ya da dersten tamamen kaliyor. Hatta okulu bir yil dondurmayi bile dusunmeye baslamis, meslek degistirme hayalleri kurmakta su an. Doktorlugun kendisine uygun bir meslek olmadigina inaniyor malesef.

Isvecce konusan Fin birinden bunlari duymak bana ilginc geldi (Bu Isvecce detayini niye verdim diye sorarsaniz, onlar klasik Finlere gore az bucuk daha hayat dolu; en azindan Fince konusan Finler kadar iclerine kapanik degil). Tum o sarfedilen cabaya ragmen mutlu olamamasina uzuldum. Kendim her daim mutlu oldugumu iddia etmiyorum; ben de benzer seyleri hissettim fazlasiyla. Ote yandan da universiteye giris bunalimlarinin evrenselligini gozlerimle gormus oldum. Hangi ulkede olursaniz olun, iyi bir egitim almak icin ek ozveri gerekiyor. Ama tabi bu saskin olmamam anlamina gelmiyor, Finlandiya'da bile boyle stres dolu bir yaklasim olmasini ne olursa olsun yadirgarim. Dilerim universiteye baslayacak ogrenciler secimlerini daha dikkatli yapar ve gelecekleri icin yatirim yapmaya calisirken kendilerini yipratmazlar.


Not: Reklam yapmak gibi bir amacim asla yok amma, lise yillarima damgasini vuran bu kitaplari anmadan(!) edemedim.

3 Mayıs 2012 Perşembe

Bahar geldi hos geldi

Bahar fazlasiyla guzel geldi bu sene. Gunesli gunleri her zaman sevmisimdir, dolayisiyla her sene bahari buyuk heyecanla karsilayan insanlardanim. Ancak havanin isinmasi bu sene apayri etkiledi beni, uzun karanlik kis mevsimi sagolsun. 

Gec gelen bahari cilgin Vappu'yla kutladik, mutluyuz ve huzurluyuz. Hele bir de Teekkari sapkam var, degmeyin keyfime. Gunler uzun ve gunesli, dersler de bitti gibi, kafami dagitabilmek adina degisik seyler deniyorum son gunlerde; kisacasi bahar bomba gibi geldi benim bu tarafa bu sene. 

Mayis ayina boyle pozitif bir ruh haliyle giris yaptim iste. Ah bir de sarkilar yok mu, sagolsun insani iyice gaza getiriyor :) Bugun yine radyo dinliyordum her zaman yaptigim gibi, bu sefer de alttaki sarki basladi bir anda:

Sarkiyi zaten biliyordum ama o kadar begenmiyordum. Hos hala da cok guzel bulmuyorum ama nakarati bugun tam duymam gerektigi zamanda calindi kulagima: "What doesn't kill you makes you stronger" (Turkcesiyle "seni öldurmeyen sey guclendirir"). Bu aralar malum ozguvenim de tavan yapti gun isiginin pozitif etkisiyle, hal boyle olunca sarkinin sozleri iyice havaya soktu beni :D O anda morali bozuk sevdiklerim gecti aklimdan. Hepsi zor gunler yasadi, kimisi hala yasiyor; ama hala ayaktalar. Maruz kaldiklari sikintilar ise aslinda onlari daha dayanakli yapti, onlar farkinda olsa da olmasa da. Benzer sey benim icin de gecerli tabi. 2 ay oncesine kadar sacimdaki beyaz tel sayisi hizla artiyordu stresten; simdi ise sokaklarda sevgi bocugu seklinde geziyorum :P Enerjimi calan etkenler vardi, neyse ki arinabiliyorum artik.

Kimseye ders ya da tavsiye verecek kadar deneyim sahip degilim, ama su da bir gercek: Gucsuz hissedilen zamanlar cok fazla hayatimizda, dolayisiyla pes etmeye yeltendigimiz zamanlar da. Ama tum bunlarin bize direnc kazandirdigini da unutmamak lazim. Hala mutlu olunacak seyler var hayatta, olumsuzluklara odanmak yersiz. 



Not: Bu nazar boncuklari baharin gelisiyle nesesi yerine gelenlere/geleceklere armagan, basta da kendime :P Bana bu yaziyi yazdiracak ilhami veren dostlara da selam olsun!