5 Eylül 2008 Cuma

Olmadık bir anda gitmek

Çoğumuz kendimize göre hayaller kurarız gelecek için; ufak tefek ya da büyük planlar yaparız. Temennilerimiz olur; elimizde olan ya da olmayan şeyler için. "Uzun boylu, zeki, mühendis bir kocam olacak", "Göl kenarında iki katlı, ahşap bir evde oturacağım", "70 yaşımdan fazla yaşamak istemiyorum", vs. Evet, ölümle ilgili bile isteklerimiz olabiliyor. Şahsen, elimde bir seçim şansı olmadığını bilmeme rağmen, çok yaşlanıp da yataklara düşmeden, kimseye muhtaç olmadan, hatta yaşlanmadan ölmek istiyorum. İşkenceli de olmasın, trafik kazası falan gibi kısa süreli birşeyde olsun bitsin, "2 gün yatak, 3. gün toprak" felsefesi gibi. Tabi arkada kalanlar için bu kadar kolay olmuyor birisini uğurlamak.
Bizi nerede neyin beklediği belli; en azından ben öyle düşünüyorum. Her ne kadar olayları sebep-sonuca bağlasak bile, bazen "nasıl yani, neden?" diye sormaktan kendimi alamayabiliyorum; işte orada kader kavramı giriyor benim için devreye. Ama konum bu değil, bunları tartışabilecek durumda da değilim. Varacağım nokta şu ki, bazen nasıl ve ne kadar istersek isteyelim, birtakım güçlerin önüne geçemiyoruz sanırım. Ölüm için olmasını dilediğim durumların gerçekleşme ihtimalinin çok düşük olduğunu biliyorum. Hayatın bizi nereye sürükleyeceğini kestiremediğim gibi, nasıl sonlanacağını da bilemiyorum.
Geçtiğimiz günlerde çok çok sevdiğim bir yakınımın babası vefat etti (Buradan Tiryakioğlu ailesine de başsağlığı diliyorum.). Ölüm hepimizin sonu; ama gencecik ve turp gibi bir insanın frenleri boşalmış bir kamyonun kendisine çarpmasıyla vefat ettiğini duymak çok zor. Yarım saat önce eve yeni girmişken tekrar dışarı çıkmayabilirdi. Ya da caddenin karşı tarafına geçmeden yürümeye devam edebilirdi. İhtimaller çok; sonuçta bir şekilde koruyabilirdi kendini. "Olacağı varmış" demekten öteye geçemediğiniz andır işte bu. Belki bu dünyadan giden kişi için istediği bir durumdur, bilemeyiz (malum kimse işkenceli olsun istemez); ama bir de arkasında kalanların o anki şaşkınlığı ve üzüntüsü var. Allah sabır versin; diyecek birşey yok.
Uzun yazdım biliyorum. Sadece şaşkınlığımı paylaşmak istedim. Dilerim herkes gönlüne göre bir hayat yaşar ve yine gönlüne göre yaşamını sonlandırır. Ben yine de yatağa düşmeden, ağır hasta olmadan, 70 yıl yeter diyorum =P

8 yorum:

Mehmet dedi ki...

ötenazi yasal mı bizde?

Elif M. dedi ki...

sanırsam değil. ama olmalı mı olmamalı mı ben de bilemiyorum :S

birbilen dedi ki...

tabi ki olmamalı yasallığı geçtim literaturden, sözlükten kaldırılmalı bence

unforecastedstorm dedi ki...

nie olmamalı ki? bi insan acı çekiosa fln kendi/ailesinin isteğiyle fişi cekilebilir bu dunyada tutmaya calısmanın anlamı yok.
konuya donersek gcen gun bnd dsnuodum 70 cok optimum hakkaten.torunlarını da sevmiş olursun o yaşa, fazla da sürünmezsin.

Elif M. dedi ki...

70 gayet kulağa hoş geliyo; tabi arada Allah korusun trafik kazası, hastalık falan olmazsa. Torun görme ihtimali de senin ve çocuklarının evlenme yaşına bakar :p
Acı çeken şahıs tarafından bakarsak evet gayet mantıklı ama fişi çekecek taraf için zor bayaa. Bence de izin verilmemeli, her ne kadar işkenceli bir durum olsa da.

birbilen dedi ki...

Naz sana tek söyliyebilecim bu konuda çok önemli bir örnek yaşadım ve gördüm ki insana ötenazi önermek yerine başka şekilde motive edilmeli. Bir insan her sene vucudundan bir fonksiyon gider hala yaşama sarılıyorsa, hatta ve hatta son günlerinde bile iyiyim diyebiliyorsa ötenazi yanlış bir seçidir. Bu insana moral motivasyon vermekle alakalıdır.

Elif M. dedi ki...

iyi de zaten günden güne iyiye giden ya da moralle düzelen bir insana ötenazi gerekmez, bunu o kişi istemez zaten. Ha hasta şahıs cidden umutsuzsa, fişinin çekilmesini istiyorsa o zaman da moral verip, yardım edip kararından döndürürsün ya da isteğini gerçekleştirirsin -izin varsa-.

birbilen dedi ki...

Yo o kişinin iyiye gitmesine gerek yok benim dediğim mesele şudur ki insanı nasıl yönlendirirseniz yada yetiştirirseniz o kişi o şekilde isteklere yönelir. Bir kişi düşünkü 10 larca kere ameliyet olacak, kemoterapi alacak 1 sene insan içine çıkmayacak, yürüyemeyecek, senin benim yaptığımız gayet basit işlerinde bile yardım gerekecek ama o kişi hiç bir zaman olaya o pencereden bakmayacak böyle bir durumda bile o insan karşısındaki insanlar gibi hayat dolu olabiliyorsa pekela diğer insanlarda olabilir bence onları da doğru yola sevk etmek gerekir. Zaten insanlığında temel gereklerinden biri bu değilmidir. İnsanı yaşatmak...