16 Ağustos 2008 Cumartesi

Çaresizlik...

Telefon çaldı; arayan babasıydı. Cennet bu durumda bir gariplik olduğunu düşündü; zira babası onu sadece görmek için Manisa'dan kalkıp Ankara'ya gelmiş olamazdı. Hemen Yusuf'u aradı; Yusuf'sa sevgilisine rahatlaması gerektiğini, gidip babasıyla görüşmesini söyledi. Ama Cennet'in sezgisi doğru çıktı; babası onu görmeye değil almaya gelmişti.
Babalık görevini yapmaya çalışan bu adam, kardeşinin kocasını da yanına almış, başka bir arkadaşının arabasıyla kızını götürmek için yurda gelmişti. Kızının o tanımadığı Vanlı çocukla ilişkisini istemiyordu; Egeli ailesine yakışmıyordu bu doğulu delikanlı çünkü. Öğleden beri kızının yurttan çıkmasını ya da yurda dönmesini bekliyordu, çünkü kızı durmadan ona, halasına, babaannesine, herkese yalanlar söylüyor, onları oyalıyordu. Hatta adamcağız danışmadaki görevlileri de tembihlemiş, bütün yurtta kızını aratıyordu.
Cennet de tek çare olarak başkasının yanına sığınmayı düşünebildi o anda. Ama hiçbir arkadaşı yurtta değildi. Bir an önce yurttan çıkmalı ya da çıkarılmalıydı görünmeden, ama nasıl??? Teker teker odaları denemeyi düşündü. O arada bir kapıyı çaldı; "Geeel!" sesini duyar duymaz da içeri daldı ve kapıyı sıkıca kapadı. Odanın sahibi kız şaşkın şaşkın bakıyordu Cennet'in yardım isteyişi karşısında.
Elif soğukkanlılığını korumakla beraber, bir yandan da afallamanın getirdiği karışık düşüncelerle boğuşuyordu. Sık sık Cennet'in babasıyla eniştesini kontrol etti camdan, hala orada oturuyorlar mı diye. Bir yandan da çözüm yollarını tartışıyorlardı: Yangın merdiveninin alt kapısı kapalı; Iraklı misafirlerin kılığına girebilmek için 2 tane etek lazım ama sadece 1 uzun etek var; camdan atlasa yüksek; çarşafa tutunsa ayakları kayabilir ve Cennet'in boyu kısa; diğer camlarda kameralar var, anında görüntülenir. Bir yandan yurt görevlileri Cennet'in Elif'in yanında olduğunu öğrendikleri için Elif'in odasına girmeye çalışıyorlardı ama başaramadılar çünkü anahtar kapının üstündeyken dışarıdan kilidi açamadılar.
Cennet babasının telefonlarını açmıyor, halasıyla konuşup kaçabilmek için babasını Bilkent1'e yönlendirmeye çalışıyor, Yusuf'tan azar işitiyor, aynı zamanda da sinir krizleri geçirmeye iyiden iyiye yaklaşıyordu. Danışmada kafaladığı kız da ona yardım edememişti, babası o kızı da kendi tarafına çekmiş, bildiklerini anlattırmıştı büyük ihtimal çünkü Cennet'in Elif'in yanında olduğunu başka türlü öğrenemezlerdi. Cennet'le Elif tanışmıyordu ki önceden! Elif ise hala çözüm bulmaya çalışıyor, bir yandan "Çattık belaya" düşüncesinin ışığında nasıl kurtulacağını düşünüyordu. Çünkü Cennet Van'a sevgilisinin yanına giderken yanına fazla eşya alamıyordu ve Elif'ten haftaiçi bavulunu kargoyla yollamasını istemişti. Kısacası tam anlamıyla bir bela; hele bir de kızı sakladığı için yurtla ve kızın babasıyla başı belaya girerse o zaman herşey tamam olacaktı Elif açısından.
O arada Cennet'in aklına arkadaşı Eda geldi, hemen çağırdı Eda'yı. Eda da hemen geldi yurda, odaya girdi. Gidiş yolları tartışıldı: Bugünkü uçaklar bitmişti, otobüsleri bilmiyordu hiçbiri, Cennet'in çok fazla parası yoktu, babasının polise haber vermiş olma ihtimalinden korkan Cennet Eda'dan kimliğini istiyordu ve tabi ki Eda da kabul etmiyordu; zaten kimlikteki fotoğraf da Cennet'e benzemediği için işe yaramazdı. Ancak Eda'nın bildiği birşey daha vardı: Katın diğer yangın merdiveninin çıkış kapısı açıktı; ayrıca o camdan atlamaktan korkmadığı için Cennet'e de cesaret vermeye çalışıyordu. Tam cam çözümünü denemeye karar vermişken, son kez babasını kontrol etmesi için Eda'yı yolladı Cennet. Eda sadece babasının hala oturduğunu söylemekle yetinmedi; yangın merdivenini de kontrol etmişti ve kapının hala açık olduğu müjdesini verdi. Hemen çıktılar odadan, o arada da bir taksi çağırdılar. Elif adamları camdan kontrol ederken kızlar da yurttan uzaklaştılar ve gittiler.
Cennet taksiye binip gitti; Eda kendi yoluna ayrıldı ama hala bir sorun vardı. Yusuf Eda'ya Cennet'in babasıyla konuşmasını söylemişti. Eda bunu kabul etmedi; Elif de tabi ki. Elif birşeyi daha farketti: Cennet oda anahtarını Elif'e vermeyi unutmuştu; dolayısıyla Elif kargoyu da yollayamayacaktı. Ama asıl sorun şu ki; Elif odaya girince sevgilisinin adresinin yazdığı kağıdı yırtacaktı kimse görmesin diye. Artık çocuğun adresinin de ortaya çıkma ihtimali vardı ki bu daha da büyük bir tehlikeydi Cennet için. Asıl sorun da zaten bu noktada başlardı ki Cennet'in kaçmasıyla başlamıştı aslında.
Elif küçük bir "Ooh!" çekti içinden; stres dolu dakikalar şimdilik bitmişti ve artık işine koyulabilirdi. Bir yandan da başına daha fazla bela gelmemesi için de dua etmeye devam etti çünkü çok büyük ihtimalle yurt görevlileri tekrar Elif'in yanına gelecekti soru sormak için. Sonuçta, kandil günü sevap mı günah mı işledi karar veremezken, pembe dizilerin gerçek olabildiğini yaşayarak görmüş oldu. Sonuç olarak ne ders çıkardığını bir düşündü; o kadar çoktu ki...

-Tahmin edeceğiniz üzere bu yazıdaki karakterler ve kurumlar tamamen gerçektir.-

6 yorum:

Mehmet dedi ki...

Vay be kacti demek. Kizi kacana basiniz sagolsuna gidilir bilir miydiniz?

Elif M. dedi ki...

ahaha bilmiyodum ama henüz gitmemek lazım; son haberlere göre kız Van'a değil İzmir'e bi ark.ının yanına gitmiş çünkü çocuk ben seni alıcam sonra demiş ona =) Baba hala burda bekliyo ama çok büyük ihtimal bulurlar kızı :D o zaman gerçek başsağlığına gidilebilir işte

Saygin dedi ki...

okudum ve oha dedim!
bizi gelişmelerden haberdar et merak ettim neler olacak

birbilen dedi ki...

vay anasına sayın seyirciler diyorum başka bişi demiyorum. Şimdi bir sabah programını telefonla katılıp olayı medyaya taşıyalım diyeceğim ama abes kaçaçak unutmak da gayet ii bir çözüm tabi ama böyle atraksiyonlar bilkent'de olabiliyormuş şaşırdım vallahi....

Ayşe dedi ki...

len seni yalnız bırakmaya gelmiyo :D yorumlarımı sana saklıyom görüseceeez :)

unforecastedstorm dedi ki...

bu ne yaa aman tanrım resmen pembe dizi! kızı bulup napcaklarmıs ben onu anlamadm.