2 Kasım 2008 Pazar

Çıkarımlar Topluluğu

Yoğun bir haftanın sonunda buradayım yine. Sevgili blogumu iyiden iyiye şu ortaokul-lisede yazdığım günlüklerime benzettim. O zamanlar "Bugün bilmem naptım, bilmemkimle bilmemnoldu, bence şu böyle, aslında bu öyle olmamalı" tipinde cümlelerle doldurduğum günlüklerim vardı; artık blogum bu ihtiyacı karşılıyor (Tabi çok özel şeyleri yazamıyorum buraya :p).
Bugün birkaç çıkarımda bulundum. Birisi mülakatlar üzerine. Mülakatların aslında tamamiyle geyik ve formalite olduğu izlenimine kapıldım çünkü. Aynı kurumun bir tarafta alakasız konulardan bahsederek, öbür taraftaysa mülakatçıların kendi çapında kişiyi analiz etmeye çalışarak yaptığı görüşmenin ciddiyetini sorgulamaktayım şu an. Eminim iki taraf da hakkımızda çok önemli yargılara varmış, yetkinliklerimizi gerektiği gibi analiz etmiştir. Ama neden format farklı? Neyse artık, onların sorunu :p
Başka bir çıkarım: Case çözmek hoş birşeymiş. Daha önce case çözümüne tanık olmuştum (hatta bugün çözdüğümden çok daha kaliteli ve kompleks) ama hiç çözmemiştim bir grup içinde. Belki ufak çapta bir vakaydı; yine de kendimi daha önemli, daha başarılı, daha aktif hissetmemi sağladı (Okuyan da beni halkın kahramanı sanacak, ama cidden hoşuma gitti.). Buradan herkese tavsiyem, vaka analizlerine katılınız (bkz. casecamp =P).
Bir çıkarım daha: Bir dil öğrendiyseniz onu zihninizde canlı tutmaya çalışın; gerçekten çok hızlı uçuyor :S O dilde şarkı dinlemek de bir işe yaramıyor; öyle olsaydı hala şakır şakır ispanyolca konuşuyor olurdum ama bugün mülakatta ağzımın payını aldım (Testte 21/50 doğru yapmak birşey ifade etmiyor haliyle.).
Sonuncu olmayan çıkarım: Önceki yazılarımdan birinde birbirimize karşı açık olmamız gerektiğini yazmıştım; ancak birşeyleri atlamışım ve şimdi düzeltiyorum: Keşke birbirimizi kırmadan, yanlış anlaşmadan, negatif elektrik yaymadan duygularımızı düşüncelerimiz belirtsek. Şimdi bunu okuyan olur da üstüne alınmaya kalkarsa söyleyeyim: Kimseye lafım yok, sadece bir hatırlatma. Yanlış anlaşılmaktan da korkmamak lazım; ne msnde geyik yaparken kelimeleri yanlış yazınca =), ne de tenefüste sohbet ederken. Önemli olan o yanlış yargıyı düzeltebilmek gecikmeden (msndeyse sorun olmaz, nasılsa okuyan doğrusunu anlıyordur =p).
Çıkarım bilmemkaç: Kendini doğru ifade edebilmek önemli birşey. Karşı taraf doğru mesajı almadıktan sonra istediğimiz kadar iyi biliyor olalım ya da birşeyler düşünelim, hissedelim; farketmiyor, farketmez de.
Çokuncu çıkarım: Hedefe ulaşmak istiyorsak, elimizden geleni ardımıza koymamalıyız bence. Bazen kaybedeceklerimiz olabilir; ama kazanacağımız çoksa pes etmemek lazım. Kaybedilenlerin yerini kazanılanlar tam olarak dolduramayabilir belki. Eğer kazanma şansımız olduğunu bildiğimiz halde kaybedilecekler olduğu için caydıysak hedefimizden, o zaman geriye dönüp bakmak, içini çekmek yok. İçinde uhde kalacaksa, o zaman da gidenlere bakmamak lazım. Nasılsa kazanacakların var, eğer derdimiz kar durumuysa. Bazen denediğine değer bazı şeyler; giden para, gurur, zaman, vs. de olsa ;)
Sonuncu çıkarım: Gereğinden fazla uyumanın üstesinden nasıl geleceğimi buldum. Bu aralar kalkmam gereken saatten 1 ya da 2 saat önce uyanıyorum, sonra ara ara gözümü açmak suretiyle yarı uyur yarı uyanık rüyalar görüyorum. Biraz yorucu ama çok eğlenceli, hele de 2 saat boyunca kesintisiz olarak güzel ve gerçeğimsi o rüyalardan görünce çok daha süper oluyor.
Bir kısmı sizlere birşey kazandırmayacak çıkarımlardı; bir kısmıysa şu her zamanki iç sıkıcı tavsiyelerimden. Ama en azından -az da olsa- farklı birşeyler var; idare edin artık çok değerli okuyucularım :p Bir başka ilginç yazımda görüşme üzere, esen kalın =D

2 yorum:

Mehmet dedi ki...

Ben case olayında düşündüm bi ara, ulan dedim sırf biraz resmi gözükmek için yapıyolar bu mülakat işini dedim. İngilizcemi ölçmesi için Carllos'la konuşurken bu düşünce iyice pekişti, ama bikaç dakika sonra anladım ki asıl olay Türkçe mülakatmış. Hayallerimi söndürdü. Almanca mülakat da çok geyik, çok sıkıntısız geçti. Herkesin benden güzeldir umarım.

Elif M. dedi ki...

Umarım hepimizin güzeldir ki tahminimce öyle. Sizin girdiğiniz türkçe mülakat yine bişeye benziyodu ama bizimki tamamiyle muhabbet geyikti (Cevdet Bey saolsun). Carlosçuğum desen zaten bi komedi; bugün herşeyiyle bi komediydi aslında :p