23 Mart 2012 Cuma

Bir İstanbul Özlemi Sardı Başımı

Trafik, kalabalık, daracık sokaklar, keşmekeş... Evet, İstanbul denince akla öncelikle gelen göz korkutucu unsurdan birkaçı bunlar. Yine de İstanbul'u gözden düşürmeye yeterli değil. Nasıl yetsin ki, o güzelim boğaz varken...







Son günlerde İstanbul aşkım depreşti bu sıkıcı Helsinki'de. Özellikle Helsinki diyorum, çünkü zamanımın çoğunu geçirdiğim Espoo'dan daha çok eğlence ve güzellik barındırmasına rağmen tatmin etmez oldu beni bu şehir. Doğasıyla her gün kendine aşık ediyor belki beni bir kez daha, ama İstanbul'un verdiği his bambaşka.





Helsinki iyi hoş amma, yanda fotosunu gördüğünüz uyduruk Lansiväylä'dan her geçişimde denizi izlerken iç çekişim baki olacak sanırım. Hava karardıktan sonra otobüse binmişsem, boğaz köprüsünden geçtiğimi hayal etmekten alıkoyamıyorum kendimi son günlerde. Utanmasam Gökçek'in Ankara'ya deniz getirmesi gibi ben de Helsinki'ye boğaz getireceğim.
En çok da Beşiktaş sahili özlüyorum sanırım. Nesi var oranın demeyin sakın, ben de biliyorum muhteşem olmadığını. Ama akşam iş çıkışı Taksim'den Beşiktaş'a müzik eşliğinde yürümek, sonra sahilde oturup boğazı izlemek, ayaklarının dalgalar tarafından hafiften ıslatılmasına izin vermek, hatta kimi zaman da bir dostunla oturup sorgulamak herşeyi, işten bunlar bana İstanbul'u gerçekten özletenler.



Tabi durduk yere İstanbul aşkı depreşmez böyle, dolayısıyla akıllara "Hayırdır, nereden esti?" sorusu gelebilir. Uzun geceler bitti, kış depresyonu gitti, hayatıma yeniden çekidüzen verdim, e nereden çıktı bu özlem dersem, kendime aklım hala 100% Finlandiya'da değil gibi bir cevap verebilirim. Bir de tetikleyici unsur var, o da alttaki şarkı oluyor. "Durma Yağmur Durma"yı yeni keşfetmedim; ama uzun zamandır da dinlemiyordum. Geçen gün buradaki çakma köprüden geçerken bu şarkı başladı çalmaya, işte o an İstanbul'da olmak istedim. Siz de dinleyin, hatta İstanbul'daysanız çıkın benim için şimdi sahile gidin :)




Hiç yorum yok: