6 Mart 2012 Salı

Yitirmeden...

Sokakta tek başıma yürümenin tadı hep bambaşka olacak benim için sanırım. Kendimle baş başa kaldığım bu anlarda aklım başıma geliyor hep. Dün de (bir pazar sabahı oluyor bu) daha afyonum patlamadan okula proje yapmaya giderken yine şimşekler çaktı kafamda. Şimşekleri çakan ise alttaki şarkıydı:


Yitirmeden'i her dinleyişimde bu şarkıyı keşfetmemi sağlayan ikizimi:) bir kez daha özlüyorum. Dinledikçe anlıyorum ne kadar kör olduğumuzu, hayatımızdaki güzellikleri doğru düzgün göremediğimizi. Günün koşturmacası içinde durup düşünmeye zamanımız olmuyor, işte bunu dinleyince durup düşünüyorum. Yitirmeden anlamıyor insan, sevdiklerimizin bizim için ne kadar önemli olduğunu.

"...Yakın durmanın zor olduğu ortada
Uzak olmak her zaman en kolay
Ama en zoru..."

Küsmek çok basit, ya da birbirini görmezden gelmek. Aramamakta, ziyaret etmemekte, trip atmakta üstümüze yok. Sudan bahaneler uğruna esirgiyoruz sevgimizi. Geriye sadece paylaşamadığımız anlar kalıyor. Her gün ise biraz daha gecikiyoruz birbirimize sarılmakta. Sırf burnumuzdan kıl aldırmamak için, özlem içimizi kemirdiği halde tutuyoruz kendimizi.

İşte bu şarkı sözleri gerçekleri yüzüme vuruyor. Sevdiklerinden kilometrelerce uzakta olunca anlıyor insan, yakında olduğu zamanların değerini bilmediğini. Sevdiğine küsünce anlıyor insan, özlemin ne kadar güçlü bir his olduğunu. O zaman fark ediyorum sevgiyi sözlü olarak da paylaşmanın önemini, karizmamız çizilmesin diye kendimizi tutmanın anlamsızlığını. Onun için durmayın, sarılın birbirinize.

Hiç yorum yok: