Bursa’da büyümüş biri olarak, 3 yıldır Ankara’da öğrenci hayatı yaşıyorum. Son 1 aydır da İstanbul’dayım staj bahanesiyle. Ankara’ya gidişim ve alışmam zor olmadı; liseyi yatılı okumamın ve Ankara’nın Bursa’dan büyük olması sayesinde.”Iıııyy Ankara’ya gidip napçam orda” demedim lisedeyken; ama son iki yıldır şunu hep tekrarlıyordum: “Büyük konuşmak gibi olmasın ama, İstanbul’da zorunlu kalmadıkça yaşamam. Kalabalık, yoğun trafik, pahalı, bilmem ne…” Peki şimdi? Eee şeey kem küm, “Ya iyi maaş alırsam neden olmasın? Hayat burada, eğlence burada, manzara burada oh mis” :D Ne kadar büyük konuştuğumu seneye göreceğiz bakalım…
Her ne kadar İstanbul’un kış halini gerçek anlamda görmemiş olsam da (periyodik akraba ziyaretleri dışında), yeterli zaman geçirdim burada kanımca. Ne gördüm?
- Gezeceksiniz burada arkadaş! Ben gezemedim, siz gezin. Haftasonlarını boş geçirmeyin hazır olanaklar varken. Milyon tane konser festival var, gidin bolcana.
- Yaz trafiği katlanılmaz değil ama yine de insanı sıkıyor. Arabanın her dur kalk yapışında benim cinlerim tepeme çıkıyor, sonra babam benim sinirli halime katlanmak zorunda kalıyor. Kışın durum nedir bilmek bile istemiyorum.
- Boğaz güzel şey tabi :D Manzara manyağı biriyseniz, deniz olmadan asla diyorsanız tabi ki İstanbul. Nitekim muhabbet ortamında bile susup manzara izliyorum (sonra insanlar beni sıkıldım sanıyor); dolayısıyla benim için de ideal yer olabilir burası.
- Hayat dolu bir şehir tabi İstanbul. Sokakta sevindirik sevindirik gezmek için bahaneniz çok, insanları izlemeniz bile yeter bazen. Tabi kapkaç, it-kopuk korkusu yanında eşantiyon. Ama belirli yerlerde zaman geçirdikten sonra o kadar da kötü olmasa gerek burada yaşam.
Ankara’dan da bahsedelim. Zamanımın çoğunu kampusta (Bilkent) geçirdiğim için çoğu öğrenci kadar bilmeyebilirim Ankara’yı. Ama şunları söylemeden geçemem:
- “Hocam” kelimesine alışın. Siz “hocam”sınız. (Türkiye’nin çok yerini görmüş biri olan babama anlattığımda o bile şaşırmıştı :S). Benim hoşuma gidiyor artık bu sıfat :D
- Kızılay pek temiz değil, kaldırımlardaki çöp yığınları ve tabi ki kokusu karşısında afallamayın.
- Üst geçitler aynı fabrikadan çıkmış; özellikle Eskişehir yolu boyunca. İyi mi kötü mü bilemedim, ama ışıklandırılmış versiyonları Boğaz köprüsü özentisi gibi duruyor.
- Belli bir saatten sonra sadece şahsi arabanız ve taksiler var (ya da varsa motosikletiniz), metroyu otobüsü unutun. Hatta ve hatta 19.30’dan sonra Bilkent minibüsü yok, diğer minibüsler de 12'ye kalmıyor olsa gerek. Bursa’da bile nöbetçi minibüsler vardı, sabah 5’e kadar çalışırdı.
- Adım başı alışveriş merkezi var Ankara’da. Hatta bunların çoğunun adı “A” ile başlar (son yıllarda bozuldu kural). Bu kadar talep var mı bunlara halen merak içindeyim. Şahsen gittiğim alışveriş merkezi sayısı sınırlı, onlarla da gayet mutluyum.
- Bu kadar yerdiğime aldanmayalım. Sonradan yapılanmış olmasının yararı, yollar oldukça düzenli. Garip garip ara sokaklar, daracık yollar yok öyle. Rahat rahat bulursunuz aradığınız yeri.
- Trafik tabi ki rahat İstanbul’a göre. Ankara’da da trafik tıkanır tabi ki, ama bu işkence halini almaz en azından. Tabi eylemler sebebiyle Sıhhiye civarı sıkça kapanır, ona alışmak lazım.
- Kızılay pek hoş bir yer değildir belki gezmek için, ama takı, ıvır zıvır, kitap, bilumum öğrenci ihtiyaçları için Olgunlar ve Kızılay öncelikli uğrak yeridir. Gece Kızılay’da olmanız gerekiyorsa dikkatli olunması tavsiye edilir.
- Bahçeli güzeldir, 7. Cadde muhteşemdir. Gidin trivial pursuit oynayın, bir şeyler için, geyik yapın. Kasada sıraya girmeye üşenmiyorsanız Mango’ya girin, indirimden faidelenin.Hobby'ye gidip hesap kitabının arkasına birşeyler karalayın; Limonlu -pardon limanlı- bahçede doğumgünü kutlayın klasikleşmiş ince sesli pop vokali eşliğinde.
- Tunalı ve Bestekar tercih sebebidir çoğu zaman. Ama ne tarz eğlence istediğinize bağlı olarak Sakarya da gayet ideal olabilir.
- Ankara soğuktur; hatta ilgilenenler için Bilkent şehir içinden daha da soğuktur (bkz. kartal yuvası). Öyle ben Bursa’dan geldim, İzmir’den geldim, atkı takmam falan yok; paşa paşa sarınacak, kat kat kat giyineceksiniz (kat kat değil, dikkati çekerim).
- Memur şehri, soğuk insanlar kenti vb. yorumların doğruluk payı var ama o kadar da korkunç değil; abartmayalım. En azından bakışlarıyla rahatsız eden insan oranı birçok şehrimize göre düşük Ankara’da (Edirne’den bile düşük).
- Beşevler'de Seyir Kafe'de haftasonu brunch'a gidin ve içebildiğiniz kadar ahududu suyu için :D
Aslında bu iki liste de çok genişletilebilir ama hem üşendim, hem yazı çok uzuyor, hem de İstanbul’u hala o kadar iyi keşfedemedim. Ama şunu biliyorum ki, iki şehir de tercih etmek için ayrı güzellikler barındırıyor. Şahsen ben kararsızım mezun olunca ne yapacağım konusunda. İstanbul-Ankara arası gidip geliyor beynim. Eğer Ankara’dakine oranla daha iyi maddi durumunuz olacaksa İstanbul’da (maaş-pahalılık oranı açısından), işinizle eviniz yakın olacaksa ve trafik sizin için sıkıntı değilse, İstanbul’a yerleşmemek için bir sebep göremiyorum aslında (tabi eş dost, aile, sevgili faktörleri hesaba alınmamıştır). Ha yok ben huzura düşkünüm, gezme meraklısı da değilim, 3-5 kafe, 1 alışveriş merkezi, 2 göl kenarı yeter diyorsanız Ankara’dan ayrılmayın.
Unutmadan, Ankara’da yaşanan öğrencilik yılları gayet de eşi bulunmazdır (Reginae üyelerine selamlar). Elinizdekilerle de gayet eğlenceli, yeri geldiğinde saçma :D, ama bir o kadar da dolu dolu yıllar geçirebilirsiniz. Yeter ki elinizdekilerden şikayetçi olmayın, aşti gibi istisnalara rağmen :D